MALZEME BU HAYAL KURMA

Yazımıza başlamadan önce dürüstçe ebeveyn olarak kendimize şu soruyu soralım: Biz, kendi hayallerimizi mi çocuklarımız yaşasın istiyoruz? Yoksa onların hayallerini yaşamaları için onlara destek mi oluyoruz? Yazının sonunda aslında bu soruya daha objektif ve daha içtenlikle cevap verebileceğinizi düşünüyorum.

Şimdi daha çocuğumuz doğmadan biz aslında çocuklarımıza bir gelecek biçiyoruz değil mi? Kız ya da erkek olsun çocuğumuz hiç fark etmez, hayalimizde onların önce çocukluk evrelerini, sonra gençlik evrelerini ve hatta sonrasını bile planlıyoruz. Şu okullara gidebilir, şu sporları yapabilir, şu sanat dalları ile ilgili bütün yeteneklerini ortaya koyabilir diye. Aslında doğmamış çocuğa bir nevi elbise biçiyoruz biz, burada ebeveyn olarak yaptığımız ilk yanlış belki de bu. Biz, olmayan bir çocuk için aslında hayal dünyamızı zorluyoruz ve belki sonrasında yaşayacağımız hayal kırıklığımızın da zeminini hazırlıyoruz.

Sonra çocuğumuz dünyaya geliyor, o bizim 9 ay boyunca kafamızda oluşturduğumuz çocuk profiline, büyüdükçe çok da uyumadığını, bizim hayallerimizle onun yapmak istedikleri ya da yaptıklarının çok da örtüşmediğini görüyoruz, bu sefer bir reddedişe gidiyoruz. Tabii ki çocuğumuzu değil, onda olanı reddediyoruz, aslında böyle bir şeye hakkımız yok, şimdi o bizden çok bağımsız bir birey aslında. Evet bizden aldığı, genlerinden aldığı birçok özelliği olabilir ama o, bizim hayallerimizin bir ürünü değil. Bu noktada işte aile olarak yine başlıyor, biz hayallerimizi yaşatmak için ona dayatma yolunu seçiyoruz. Çocuğumuzu zorluyoruz, mesela doğmadan önce de işte kızımız olacaktı, onu belki tütüler içinde hayal ettik ve baleye gönderdik. Ama ona sormadık yani bir kere işte proporsiyon olarak baleye uygun bir durumu var mı? Ya da içsel olarak baleye karşı bir isteği var mı diye hiç sormadık. Ya da erkek çocuğu ise, spor dallarından birine, futbola, basketbola, voleybola veya değişik branşlara yönlendirdik. Halbuki bizim çocuğumuz ileriki dönemlerde gördük ki satranca ya da masa tenisine daha fazla yeteneği var.
İşte bu bile bizi hayal kırıklığına uğrattı, ben böyle hayal etmemiştim diye hayıflandık kendi kendimize. Aslında bizim çocuğumuzla ilgili tasarruflarımız daha o, bebeklik ve çocukluk evrelerinde ciddi ciddi kendini gösteriyor. Mesela bu renk benim çocuğuma daha yakışıyor, bu müzikleri dinlemeli, işte bunlar ruhunu kirletir gibi, bunlar bizim tercihlerimiz. Elbette anne baba olarak, onun için en iyisini yapmak istiyoruz ama bir önceki yazımızda ne demiştim; bizim iyi niyetli olmamız ortaya çıkan tablonun doğru olduğu anlamına gelmiyor, bu noktada bu farkındalığı yaşadıktan sonra çocuğumuzu yine olduğu gibi bütünüyle kabul etme gerçeği ile karşı karşıyayız.

Benim öğrenci koçluğunda en sevdiğim aşamalardan birisini de, paylaşmak istiyorum; öğrencilerin yaptığı imgelemeler aslında bütün durumun bir özeti: “Malzeme bu”. Şimdi bir öğrencinin, bir çocuğun ebeveynlerine karşı malzeme bu demesi, aslında küçümsenecek bir cümle değil. Yani bu malzeme kötü anlamına gelmiyor, bu malzeme farklı. Bu malzeme senin hayal ettiğin gibi bir malzeme değil, bu eksik ya da yanlış olduğu anlamına gelmiyor, diğer malzemelerden farklı ya da senin kumaşından farklı.
Dolayısıyla bu noktada yaşayacağımız farkındalık şu olmalı: Eğer çocuğunuzun akademik sürecinde de başarılı olmasını istiyorsak ki, biz artık ebeveyn olarak şunu biliyoruz; mutlu bir çocuk değilse ne akademik anlamda ne de sosyal anlam da başarıyı yakalaması çok da mümkün gözükmüyor. Bizim ebeveyn olarak önceliğimiz çocuğumuzun mutlu olması, mutlu olmasını sağlamak ya da desteklemek ise onu tanımaktan geçiyor. Bu noktada çocuğumuzun malzemesini olduğu gibi kabul edip yani onun potansiyeli doğrultusunda ona destek vermemiz gerekiyor.

Hepimizin zaman zaman yaptığı hatalar da buydu değil mi? Çocuğumuzun malzemesini hiç görmeden ya da kumaşına hiç bakmadan, daha doğmadan önce ya da çocukluk döneminden itibaren kendi hayal dünyamızda ona biçtiğimiz bir gelecek. Benim çocuğum makarna yapmayı bile beceremezdi, üniversite sınavlarında gastronomi bölümünde okumayı tercih etti diyen bir ebeveynin sitemini hatırlıyorum. Şimdi gastronomi okumasının işte bu çocuğun evde makarna bile pişirememesiyle çok ilgisi var mı? Bu benim ilgi alanıma girmiyor ama burada çocuğumuzu bir makarna haşlayamıyor diye gastronomi okuyamaz çıkarımını yapmak ne kadar sağlıklı olabilir? Ya da ben matematikçiyim ama benim çocuğum matematikten ziyade sözel derslere çok ilgi duyuyor diyor ebeveynler. Bir annenin ya da babanın, bir meslek grubundan olması çocuğunun illaki o meslek grubuna ait bölümle ilgili bir yeteneğe sahip olacağını düşünmesi de aslında bir yanılgı.

Çünkü yine söylüyorum çocuğunuz sizden farklı bir birey. Genetik olarak bizden bir şeyler taşıyor olması potansiyelinin o olduğu ya da o alanda verimli olacağı anlamına gelmiyor. Bizim çocuğumuzu tanımamız, malzemesini net bir şekilde görmemiz ve o kumaşa göre davranıp, onun potansiyelini destekleyici davranmamız işte bu noktada hem çocuğun mutlu olması hem ebeveynlerin mutlu olması açısından önemli. Mutlu olan bir birey olarak çocuğun, hem akademik sürecinde hem de diğer tüm alanlarda daha başarılı olması sonucunu da beraberinde getiriyor.

Burada yine söylüyorum özeleştiri yani yazımızın başında dediğimiz: Biz çocuğumuzun bizim hayallerimizi yaşamasını mı istiyoruz yoksa onun hayallerine, onun potansiyeli doğrultusunda destek mi veriyoruz. Ebeveynler olarak kendimize bu sorunun cevabını dürüstçe vermemiz gerekiyor. Eğer verdiysek, ve cevabımız bu yazımda bahsettiğim gibi: Evet ben çocuğumu tam olarak tanımadan gayet iyi niyetli olarak, onda görmek istediğim ya da onda hayal ettiğim sürece, onu zorladım, şeklinde ise; bunun sonuçta mutluluk getirmeyeceğini, akademik anlamda çocuk başarılıymış gibi gözükse ve bir süre böyle devam etse de yaşadığım deneyimlerle şunu ifade etmek istiyorum ki; sürecin sonunda mutsuzlukla beraber bir tıkanmışlık ve başarısızlık ortaya çıkıyor.

Lütfen çocuklarımızın kendi hayalleri olduğunu unutmayalım, onların kendi hayallerine uygun potansiyellerinin olduğunu ve ebeveyn olarak bizden beklentilerinin de, o potansiyellerini desteklememiz yönünde olduğunu lütfen ebeveynler olarak hiç aklımızdan çıkarmayalım.

Çocuklarımızın akademik süreçteki başarılarının, ebeveynler olarak objektif bir gözle onlara yaklaştığımızda, potansiyellerini destekleyerek ve o yönde katkıda bulunarak gelebileceğini yeniden tekrarlamak isterim.

Randevu İçin